29 Ağustos 2014 Cuma

Akdamar Kilisesi Altın Kolye

Akdamar Adasındaki Surp Haç kilisesi, Kudüs'ten İran'a kaçırıldıktan sonra 7. yüzyılda Van yöresine getirildiği rivayet edilen Hakiki Haç'ın bir parçasını barındırmak maksadıyla Kral I. Gagik'in emriyle 915-921 yıllarında Mimar Manuel tarafından inşa edilmiştir. Adanın güney doğusuna kurulmuş olan kilise, mimari açıdan Ortaçağ Ermeni sanatının en parlak eserleri arasında sayılır. Kızıl andezit taşından inşa edilmiş olan kilisenin dış cephesi, alçak rölyef şeklinde işlenmiş zengin bitki ve hayvan motifleriyle ve Kutsal Kitap'tan alınma sahnelerle bezenmiştir. Kilise bu özelliğiyle de Ermeni mimari tarihi içinde eşsiz bir konuma sahiptir. (Wikipedia’dan alınmıştır.)
Van belediyesinin sitesinden aldığımız bir de hikayesi var;
Adada yaşayan Papazlardan birinin "TAMARA" adlı genç ve güzel bir kızı varmış. Tamara karşı kıyıda yaşayan bir Kürt çobana aşık olmuştur. Bu gençler haftanın belirli günlerinde gizlice buluşup konuşurlarmış. Bu buluşma her defasında Tamara'nın çobana ışık göstererek ona yol göstermesi ile olurmuş. Işığı gören çoban onu takip ederek adaya çıkarmış. Bir gün nasıl oluyorsa bu ilişkiden Tamara’nın babasının haberi olur. Daha sonra kızına baskı yapıp işin aslını öğrenen babası Tamara'yı bir odaya hapseder. Çobanın geleceği günü tespit eden babası beklenen günde çobanı gözetler ve onun geliş saatini ayarlar.
Işıkla işaretini alan çoban göle girip ışığa doğru yüzmeye başlar, adaya yaklaşan çoban, ışığa doğru yüzmektedir. Ancak ışık hep yer değiştirmektedir ve belirli bir yerde durmamaktadır. Sonunda ışık sahilde bir yerde durur ve çobanda oraya doğru yönelir ne var ki çoban yorgunluktan bitap düşmüştür ve de onu taşlı sopalı birde sürpriz beklemektedir. Bunu fark eden çoban gerisince yüzmek istemişse bile buna gücü kalmamıştır. Yorgunluk, taş ve sopaların etkisi ile çoban sulara batıp çıkmaya başlar. Son nefesinde, batmadan öncede Ah… TAMARA diye inleyerek gölün mavi sularına gömülmüştür.
Bu öykü o günlerden günümüze hep anlatıladurmaktadır. Önce adanın adı AHTAMARA iken zamanla dil evrelerinden dolayı günümüze AKDAMAR olarak gelmiş ve halen ada bu adla zikredilmektedir.
Gelelim bizim Akdamar Kolyemize! Ardındaki hüzünlü aşk hikayesi ve eşsiz mimarisi ile Van şehrinin sembolü olmuş bu yapının bir müşterimize ilham vermesiyle başladı tasarım hikayemiz. Türkiye’ de yaşamak böyle bir şey işte. Her şehir ayrı bir renk, ayrı bir ilham kaynağı… Titiz çalışmalar sonucu oluşturduğumuz modelimizi, ilk elimize aldığımızda o kadar çok sevdik ve beğendik ki… Akdamar Kilisesi, nasıl Van Gölünü süslüyorsa, kolyesi de kadınlarımızın gerdanlarını süsleyeceğine inanıyoruz.  Ah Tamara diyen gencin seslerini duyamazsak da benzersiz mimarisinin ihtişamını görebilirsiniz.
ekolye.com olarak, en çok sattığımız tarihi eserlerimiz temalı altın kolyelerle sizleri buluşturmaya devam edeceğiz. Akdamar Kilisesi Altın Kolyemizi mutlu günlerde takmanızdileğiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder