Midye ve istiridye gibi kabuklu deniz yumuşakçalarının içinde oluşan inci, güzelliği ile kadınların başını döndüreli çok olmuş. Öyle ki oluşumu ile ilgili efsaneler bile var. Derler ki çok eski çağlarda tanrılar, gözyaşlarını istiridyelerin içerisine saklamışlar. Çin’deki mitler ise gökyüzünde ejderhalar dövüştüğü zaman yeryüzüne düşen parçaların İnci olduğunu söyler. Divan şiirinde de incinin oluşumu nisan yağmurlarının yağmasına bağlanmıştır. Rivayete göre, istiridye kabuklarını açınca, yağmur tâneleri içeri alınır ve incinin ortaya çıkmasına sebep olurmuş. Bilimin söylediği ise hayvanın vücuduna bir kum tanesi, bir parazit veya yapay olarak bir sedef parçası girince etrafında bunu kaplayan sedefimsi bir madde oluşur. Böylece tabaka üst üste gelerek küresel inci meydana gelir.
Sedef rengine sahip olan incinin yaklaşık olarak %90′ından fazlası Kalsiyum Karbonat’tan oluşmaktadır. Sıcak ve ılıman iklimlerde yaşayan kabuklu deniz yumuşakçalarının içince doğal bir süreçle oluşan inciler olduğu gibi, insanlar tarafından yapay olarak üretilen inciler de bulunmaktadır. Doğal inciler çok pahalı olduğu için yapay inci sektörü bir hayli gelişmektedir. Yaygın olarak sedef renginde bulunmakla birlikte beyaz, pembe ve siyah olanlarına da rastlanmaktadır. Siyah rengi çok nadir olduğu için özel çok pahalıdır ve özel koleksiyonlarda yer almaktadır.
Taşların kraliçesi olarak anılan İnci, genellikle kadınlar tarafından kullanılan değerli bir taştır. Genel olarak eski çağlardan bu yana zihnin ve ruhun sakinleşmesi için kullanılmıştır. Kadınların doğurganlığını tetiklediği de yaygın olan inançlardan bir tanesidir. Astrolojide de ruhumuzu temsil eden Ay gezegeninin taşıdır.
Diğer taşlardan farklı olarak, İnci’nin takılarda ortasının delinmemiş olması gereklidir. Altın ya da gümüş gibi madenlere monte edilerek takı haline getirilmiş olmalıdır. Ten ile teması kesinlikle sağlanmalıdır. İnci teninize temas etmediği sürece düzenleyici enerjilerinden faydalanabilmeniz mümkün değildir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder