30 Ekim 2014 Perşembe

Takı


İlk insandan bu zamana kadar insan soyunda değişmeyen özelliklerden biri 'süslenme'dir. Beğenilme, sadakat, sosyal statüyü gösterme, sevme-sevilme gibi ihtiyaçlardan kaynaklanan bu süslenme içgüdüsü tarihin her aşamasında coğrafi özelliklere göre farlılıklar göstermiştir. Kimi yüzünü boyayarak, kimi bitki ve hayvanlardan elde ettikleri figürleri üzerlerinde taşıyarak bu isteklerine cevap vermişlerdir. Bizim konumuz takı olduğu için genellikle bu tür süslenmeden bahsedeceğiz.

Günümüzde takılar genellikle beğeni esasıyla kullanılmakta. Yani eskiden olduğu gibi bir zümre ya da statü belirtmek için takılmıyor. Önceden sadece soyluların taktığı objeler varken şuanda parası olan her şeyi takabiliyor. Eskiyle kıyaslandığında değişmeyen bazı yönler yok değil. Mesela şans getirdiğine inanılan objeler hala takı tasarımcılarının gözdeleri arasındadır. Hatta küreselleşmenin ve iletişimdeki uzakların yakın olması ile ithal ettiğimiz şans objeleri de çok rağbet görmektedir. Fatmanın Eli Ortadoğu'dan, Afrika'dan filler takı dünyasının vitrinlerini süslemektedir. Dinlerin hediye ettiği objeleri de unutmamak lazım. Her din de kutsal olan objeler de ilgili dinin mensupları tarafından beğeniyle takılmaktadır. İnsanın doğada iz bırakma çabası olan mimari eserler nasıl yeryüzünü süslüyorsa bu eserlerin takı versiyonları da insanların bedenlerini süslemektedir. İstanbul Kolyesi, İzmir kolyesi gibi... İnsan soyu süslenirken can yoldaşlarını da her şekilde kullanmışlar. Fili hem figür olarak hem de misal dişlerinden takı yaparak süslenmişlerdir.

İnsan soyunun süslenme macerası son insana kadar devam edecektir. Her çağ ve coğrafya da kendine has figürler ve tasarımlar üreterek bu süslenme arzuna hizmet etmeye devam edecek gibi görünüyor. İnsan soyunun takı hikayesi çok çetrefilli ve derin mevzu. Yukarıda saydıklarımız sadece aysbergin görünen yüzü gibi...

Hep dediğimiz gibi iyi günlerde kullanmanız dileğiyle...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder